bugün
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek25
- insanlar melek mi şeytan mı9
- bir kadın nasıl tavlanır15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz38
- kızların tipe bakmadığı gerçeği21
- sözlük kızlarının saç rengi9
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- anın görüntüsü10
- iğrenç bir his tarif et33
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- hemşire kızlar nasıl oluyor24
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün10
- fake hesabım için nick önerileri9
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
entry'ler (98)
ben sana erken geldim.
on sekiz defa dövme yaptırmış olduğumdan lanetlenmiş bulunmaktayım.
siyasetle ilk karşılaşmam evde babamın kitapları ve haberleri yorumlayış biçiminde oldu. ve bu zamanlar ben yedi sekiz yaşlarındaydım.
lisedeyken duvara siyasetle ilgili yazılar yazdığımda on beş yaşındaydım ve uzaklaştırma aldım.
ilk sokağa çıkıp yumruğumu havaya kaldırdığımda ise on altı.
üniversitede kollektif partilerin hangisinin bana hitap edeceğini merak ettiğimden bir yıl araştırdım. aileme ise daha iyi bir üniversite için tekrar hazırlandığımı söyledim.
bir yıl sonra kendimi bulacağım üniversitedeydim: odtü. günlerim sokakta elimde broşürler ile gectiginde on dokuz yaşındaydım. insanların en güzel yaşaması, sömürülmemesi için toplantılara katıldığımda ise yirmi.
okudum, en siktiriboktan kitabı. okudum, en ağır kitabı. okumaktan beynim ağrıyordu. bir şeyleri değiştirmek için çeşitli grevlerde bulunduğumda hep en son yalnız dönüyordum.
ve artık anladım. siyaset, özgürlük, mutluluk. o kadar saçma ki o kadar boş ki. bizler olmayını, varmış bir zamanlar ama kaybetmişız gibi davranıyorduk.
okulu bırakıyorum, daha çok kitap ve içki için çalışıyorum sadece. artık siyaset adına hiçbir bok duymak ya da görmek istemiyorum. bu yüzden gözümü gökyüzüne, kulağımı müziğe veriyorum. ölen insanlar ise dolabın arkasında isimleri hep var olacak. ama onlar için sokağa çıkıp, bağırmayacağım. ve inanın dostlar ne kadar toplanırsanız toplanın, bu dünyanın sizi dağıtacak kirli elleri vardır.
hiç bir insan ölmesin ve sömürülmesin diye verdiğim bedenimi toparlayıp siktirip gideceğim.
ha soğuktu bizi tıkıp dövdükleri odalar, ailemin artık ailem gibi olmadığını anladığım zamanlar. kaç arkadaşımı kaybettiğimi artık saymıyorum.
bu dünya sizin, istediğiniz yerde yaşarsınız fakat anladım ki en sonunda yaşam, insanlığa en uzak ve en son.
siyasetin olmadığı, belki de soyut olan her şeyin, hiçbir zaman somutlaştırılmayacağı yerde.
lisedeyken duvara siyasetle ilgili yazılar yazdığımda on beş yaşındaydım ve uzaklaştırma aldım.
ilk sokağa çıkıp yumruğumu havaya kaldırdığımda ise on altı.
üniversitede kollektif partilerin hangisinin bana hitap edeceğini merak ettiğimden bir yıl araştırdım. aileme ise daha iyi bir üniversite için tekrar hazırlandığımı söyledim.
bir yıl sonra kendimi bulacağım üniversitedeydim: odtü. günlerim sokakta elimde broşürler ile gectiginde on dokuz yaşındaydım. insanların en güzel yaşaması, sömürülmemesi için toplantılara katıldığımda ise yirmi.
okudum, en siktiriboktan kitabı. okudum, en ağır kitabı. okumaktan beynim ağrıyordu. bir şeyleri değiştirmek için çeşitli grevlerde bulunduğumda hep en son yalnız dönüyordum.
ve artık anladım. siyaset, özgürlük, mutluluk. o kadar saçma ki o kadar boş ki. bizler olmayını, varmış bir zamanlar ama kaybetmişız gibi davranıyorduk.
okulu bırakıyorum, daha çok kitap ve içki için çalışıyorum sadece. artık siyaset adına hiçbir bok duymak ya da görmek istemiyorum. bu yüzden gözümü gökyüzüne, kulağımı müziğe veriyorum. ölen insanlar ise dolabın arkasında isimleri hep var olacak. ama onlar için sokağa çıkıp, bağırmayacağım. ve inanın dostlar ne kadar toplanırsanız toplanın, bu dünyanın sizi dağıtacak kirli elleri vardır.
hiç bir insan ölmesin ve sömürülmesin diye verdiğim bedenimi toparlayıp siktirip gideceğim.
ha soğuktu bizi tıkıp dövdükleri odalar, ailemin artık ailem gibi olmadığını anladığım zamanlar. kaç arkadaşımı kaybettiğimi artık saymıyorum.
bu dünya sizin, istediğiniz yerde yaşarsınız fakat anladım ki en sonunda yaşam, insanlığa en uzak ve en son.
siyasetin olmadığı, belki de soyut olan her şeyin, hiçbir zaman somutlaştırılmayacağı yerde.
şu sıralar hep finaller.
tanrı diye bir kavrama inanmak.
kitaplara dalmaktır. içlerine girip bir süre sonra dünyanı bulamamaktır. franz, sartre, paul, joyce. bunlar bu süreci daha da hızlandırır, daha da sancı çekersiniz nefes almak için.
şu sıralar tüm param, tüm zamanım ona gidiyor. hatta sırf bu yüzden borca girdik. şu hayatı çekilebilir kılan tek şey gözümde.
geçen muho yine plan yapmış kafasına göre. telwede oturulup muhabbet, içme olacakmış. bu sıralar çıkmadığım odamdan onun zoru ile götürülüyorum, gidiyoruz masa tanıdık sonra bir kaç arkadaş gelecek deniliyor. ve iki kız geliyor. ikiside farklı bir dünya ama belli diyorum anlaşırız. sonra ikiside güzel. konuşuyoruz muhabbet muhabbeti açıyor biri sanki yaşadıklarımın diğer hayatta karşılığı. sonra bir öğreniyorum aynı sözlükte yazıyormuşuz, hatta ben bunu bir kaç yazısını o kadar beğenmişim ki (#22357917) takibe başlamışım.
heh işte o yazar, selam olsun sana.
yüzün kadar güzel yazdıklarında. selam olsun.
heh işte o yazar, selam olsun sana.
yüzün kadar güzel yazdıklarında. selam olsun.
doğruluk, bizim bedenimizde doğup büyüyen ve ölen bir yapıdır.
ve tektir, beni, seni oluşturur buda. ve farklılıklar ile ayrılırız bu durumda benim doğru gördüğüm bilgi diyalektiliğin esiri olan doğada doğru kabul edilmez. hep bir değişim içinde olan yapılarda gelip geçiciliği yüzünden mümkün görülmez.
bu durumda doğru yoktur ve.yine bu durumda bizler yokuz. doğa durdugu zaman doğru bilgi ve biz var olacağız.
ve tektir, beni, seni oluşturur buda. ve farklılıklar ile ayrılırız bu durumda benim doğru gördüğüm bilgi diyalektiliğin esiri olan doğada doğru kabul edilmez. hep bir değişim içinde olan yapılarda gelip geçiciliği yüzünden mümkün görülmez.
bu durumda doğru yoktur ve.yine bu durumda bizler yokuz. doğa durdugu zaman doğru bilgi ve biz var olacağız.
düşünceler ağır bastığı vakit, sıraya koyamıyoruz zamanı gece güneş doğunca da gece oluyor dünyamızda.
bir çok kişinin kaybettiği insanlığı onlara geri alırdım.
"hayat denen orospuyu yenmek için ne yaptın?
ne yaptın kırmak için bu demirden çemberi-...
ve hüzünle cevap verdi kendi kendine:
-bu sefer her şeyi yaptım."
ne yaptın kırmak için bu demirden çemberi-...
ve hüzünle cevap verdi kendi kendine:
-bu sefer her şeyi yaptım."
cristal castles: air war, baptism.
ahlak evrensel olmadığı için kişiye göre pek tabii değişebilir. ama bu değişimi dizginleyen hep bir şeyler vardır toplum gibi. bu durumda evrensel olmayan ahlak, tam anlamıyla kişiye görede belirlenemez. diyalektik olmadığı zaman sorun ortadan kalkacaktır. ve diyalektik hep olağandır.
cehennemde egemenlik yeğdir
cennette uşaklığa.
cennette uşaklığa.
ne kadar sahtesiniz.
gündüz vassaf- cehenneme övgü.
james joyce-ulysses.
ezilenler pedagojisi-paulo freire.
james joyce-ulysses.
ezilenler pedagojisi-paulo freire.